11 Ağustos 2014

GECE ERTESİ


GECE ERTESİ

"Avazeyi bu alemde Davûd gibi sal.
 Baki kalan bu kubbede hoş bir sada imiş."

   Bir dostu uğurlamak kaç vedanın hüznünü taşır kalplerimize? Bir kalp kaç hazin hikayeyi sığdırabilir küfesine? Her ayrılık kaç gözyaşı eder ve sayılabilir mi ayrılık üzerine söylenmiş sözler.. Bizim dilimize gelen ne nasihattir ne yakınma.. Lacivert ve yıldızsız bir gökyüzü altında halimi kalbinize izah etme çabası belki sadece.. 

   Bu bir hatıradır. Akla geldikçe içime serin sular salan bir hatıra. Ve gözlerime yaş giydiren bir hatıra, ardından da fikrimde hicap. 
   Tütün ateşiyle aydınlanmış boğuk bir haziran gecesi. Bir kaç kesik öksürükle sarsılıyor sırtım.Üzerine kurulduğum tabure sallanıyor. Yaslandığım tahta çitler hafifçe oynuyor, gevşemiş çiviler gıcırdıyor.Gecenin içinden özenle seçtiğim bir kaç sesi dinlemeye devam ediyorum bu kısa gürültülerin ardından.Önce böcek seslerini dinliyorum, adına cır cır dedikleri böcekler usanmadıkları bir şarkıyı tekrar ediyorlar aynı istikrarla, sonra kulübesinde uyuklayan köpeğin hırlamalarını dinliyorum.. Ardından ileride çok ileride gölgesi dahi görünmeyen yayvan dağlardan esen rüzgarı.. ve bekliyorum.
   Bekliyorum ki, gelmesin.Gelmedikçe o, uzuyor vakitler. Bir parça daha ileri atıyorum ayrılığı. Ayrılık bu, benzemez hiç bir belaya.Bir dostu uğurlamak. Canından bir parçayı ekmek böler gibi koparıp uzatmak gurbete.. Zor.. Dudaklarımın arasından âh dolu bir nefes karışırken karanlığa o görünüyor uzaktan. Çehresi yine sakin, billur, apak.. Dudağında kurupembe bir tebessüm..Fakat bilirim inmez onun tebessümü kalbine. Bilir ki 'yalnız hüznü vardır kalbi olanın'.. Belli ki izliyormuş halimi epeydir. Burukluğunu gizlemeye çalışan bir yüzün gözleriyle yaklaşıyor bana ve mırıldanıyor kalbe eziyet bir türkü..
   "Vedalaşmadan gidersen.. 
    Yürek anlar ayrılığı.."
   İçimde tarifsiz bir his, ayrılığı yaşıyorum, ellerim bulamıyor yerini.. Dudaklarım kıpırdıyor..
   "Ayrılık da sevdadandır...
    Ben bilirim sevdalığı..."
   Susuyoruz.Gidelim diyor. Sesi geceyi okşuyor, gözleri sönükte olsa bir aydınlık arıyor yüzümde. Bulamıyor, duruyor.. Beklemediğim bir anda kavrayıp omuzlarımdan ayağa kaldırıyor bakıyor aralıksızca yüzüme. Yüzü gözlerime oturuyor. Zor.. Âh ki ne zor.. Gidelim diyor yineleyerek..
   Gittik.Toprak yolda yavaşça durdu otomobil.Silindi aklımdan tüm şiirler. Söyleyemedim. Gidiyordu, işlemesiz bir mendil vardı avucunda. Ağlamaya böylesi meyilli mi olunur muş? Otomobile bindi. Kurmuştum sahneyi, bakışacaktık bir an, sonra hızla kalkacaktı otomobil. Sür'atle ilerleyecekti araba, kucağımda doldurulamayan bir boşluk, dilimde söylenmemiş şiirler kalacaktı. Sabahı bekleyecektim dikilip kaldığım yerde kıpırdamadan. Onu yolculayıp ardından da geceyi uğurlayacaktım. Belki bir kaç damla ürperecekti yanağımda belkide sessizlikten ötesi dokunamayacaktı tenime. Olmadı.
   Bindi otomobile ve kapatmadan kapıyı omzunun üzerinden gülümseyerek baktı yüzüme. Israrla bakıyordu. Bir şeyler eksik kalmış da, 'tamamla hadi..' der gibi bakıyordu. Yüzünden indirdim soru dolu bakışlarımı. Omuzlarına dökülen saçlarına baktım. Kömür karası saçlar.. gözlerinin renginde.. İçime dolan tüm kederleri tek bir nefeste boşaltıverdim.. Sahi ya bitirmek gerekti türküyü.. İç çekerek yeniden baktım gözlerine,
   "Zührem olmazsan geceme
    Karanlığa karışırım.."
Ayrılığı kabul edercesine kapadı gözlerini, son dileği de gerçekleşmiş bir hasta gibi. Kapadı kapıyı nazikçe. Fakat gitmiyordu araba. Beklemek bu kez daraltıyordu vakitleri. zaman kıskacında boğuluyordum sanki. O gitmiyordu ve kıstırılmış kalbim soluksuzluktan ölecek gibi oluyordu. Bir şiir hatırlıyordum ani..
    "ölelim diyecektim az kalsın. 
     ölmeyelim. hiç ölmeyelim anna.
     sarılalım diyecektim az kalsın.
     içimden böyle şeyler de geçiyor işte. sarılalım, dudakların…
     tamam sustum."
   Şiir susuyordu bende susuyordum.O ağlıyordu, duyuyordum. Bir dostu uğurlamak kaç vedanın hüznünü taşırmış yüreklere sahi..? sayamadım.. Hiçte ani olmayan bir kalkışla gitti otomobil. Öylesi sıradan. Arkada kalanlar; yalnız bir adam, biraz toz duman, şafağa dönen bir gökyüzü.. işte bitiyordu gece. Şimdi gece ertesi...
   İşte bu bir hatıradır. Adı neydi sahi? dost mu sevgili mi.. Dost daha yürekten daha samimi.. Bir dostu uğurlamak, dönemeyeceğini bilerek uğurlamak.. Kaç zebun talihin nasibine düşer ki..
Bize kalan şimdi yalnızca hatıralar.. Bir kaç dertli türkü.. Birde sesinden hatrım da kalan o hoş sada...



BOMBYXMORİ
   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder